AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, emeklilik sisteminin güncellenmesi, haftalık çalışma mühletinin düşürülmesi ve kimi davaların istinafa gitmeden direkt Yargıtay’a gönderileceği istikametindeki savlarla ilgili değerlendirmede bulundu.
Güler, emeklilik sistemini incelerken dünyadaki örneklerin dikkate alınması gerektiğini belirterek,
şöyle konuştu:
-Gelişmiş ülkelerdeki uygulamayı temel alırsak emeklilikte üç tane başlık öne çıkıyor. Bir tanesi, ödediğiniz prim ölçüsü, ödediğiniz müddet ve yaş.
-Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde bizim ülkemizde olduğu üzere 40’lı, 45’li ve 50’lili yaşlarda bir emekliliğe rastlayamazsınız. Avrupa’da emeklilik yaşı 65’tir, 67’dir. Kimi ülkelerde de 70 yaşına kadar emeklilik yaş durumu vardır.
-Bu, sürdürülebilirlik çizgisi açısından kıymetlidir. Dünya ortalamasına baktığımızda 3 ila 4 çalışana karşılık bir emekli vardır.
-Ama şu an ülkemize baktığımızda halihazırda yaklaşık 32 milyon çalışan ve 16 milyon 100 civarında emekli olduğunu görüyoruz. Yani 2 çalışana 1 emekli olduğunu görüyoruz.
-Bizim bu manada kesinlikle hem prim ölçüsünü ve yaşı hem de ödenen süreyi temel alacak halde daha adil, daha istikrarlı ve sürdürülebilir mahiyette bir emeklilik sistemini inşa etmemiz lazım.
-Vatandaşlarımızın da seçmiş oldukları tercih noktasında ona nazaran bir emekli maaşına kavuşması lazım.
‘GELİŞMİŞ ÜLKELERDEKİ UYGULAMAYI HAYATA GEÇİRMEMİZ GEREKİYOR’
Güler, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın dayanağıyla en düşük emekli aylığının 12 bin 500 lira olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
-Bu takviyenin uygulanmadığı takdirde emekli maaşı daha düşük oranda olacaktır. Münasebetiyle bu durum düzeltilmeli, bu durum sürdürülebilir hale gelmeli; daha istikrarlı, daha adil bir hale gelmeli.
-İnşallah önümüzdeki periyotlarda üniversal, dünya ülkelerinde gelişmiş ülkelerin de uyguladığı bu sistem üzerinden misal bir uygulamayı, çalışmayı bizim ülkemizde de hayata geçirmemiz gerekiyor.
-Şu anda bizim toplumun her kısmıyla yeni istişareler yapmamız lazım ve dünya örneklerini, gelişmiş ülke örneklerini ortaya koymamız lazım. Bu çerçeve içerisinde de bunu daha makul bir çerçevede ortaya koymamız lazım.
-Tabii bakanlığımızın bu hususta çalışmaları var lakin şimdi şu anda bir yasal düzenleme açısından elimizde bu türlü bir metin yok. Bunu ilerleyen vakit devri içerisinde daha geniş çerçevede çalışmak lazım.
‘HAFTALIK ÇALIŞMA SAATLERİNİN DÜŞÜRÜLMESİYLE İLGİLİ DÜZENLEMEMİZ YOK’
Kamu ve özel dalda haftalık çalışma saatlerinin düşeceği tarafında bir çalışmanın da olmadığını kaydeden Güler, “Öyle bir çalışma kelam konusu değil. Gerek haftalık çalışma saatleri gerekse günleri açısından gündemimizde bu türlü bir çalışma yok. Lakin pandemiyle birlikte belirli kesimlerde, aşikâr meslek kümelerinde daha kısa müddetli çalışma, daha esnek çalışma modelleri de natürel burada gerek patron, münasebet çalışanlar açısından öneriliyor, çalışılıyor. Bu mahiyette şayet olabilecekse yalnızca aşikâr meslek kollarında ve aşikâr mesleğin icrası noktasında uzaktan çalışma modeli üzere daha kısa periyodik haftalığın muhakkak günlerinde çalışabilecek kimi teklifler ve teklifler var. Bu tarafıyla olabilecektir. Yoksa mevcut çalışma hayatımız içerisinde gerek haftalık çalışma günleri gerekse de haftalık çalışma saatleriyle ilgili düşürülmesiyle ilgili rastgele bir düzenlememiz yok. Rastgele bir hayata geçecek bir çalışma şu anda bulunmuyor” dedi.
‘DOSYALARIN DİREKT YARGITAY’A GÖNDERİLMESİYLE İLGİLİ ÇALIŞMA YOK’
Güler, adam öldürme, uyuşturucu ticareti ve çocuk istismarı üzere kabahat evraklarının istinafa gitmeden direkt Yargıtay tarafından kıymetlendirilmesine ait bir çalışmanın da olmadığını fakat yargı süreçlerinin daha süratli tamamlanabilmesi için tekliflerin olduğunu söyledi.
Güler, şöyle konuştu:
-Hukuk topluluğunda muhakkak kabahat tipleri açısından yani direkt istinafta da olsa Yargıtay’a gitmesi kesin olan evrakların, direkt istinaf mahkemesi görmeden Yargıtay’a gönderilmesiyle ilgili birtakım teklifler, kimi doktrin çalışmaları var.
-Ama bunu şu istikametiyle bir arada pahalandırmak lazım; çabucak darbeden sonraki periyotlarda Bölge İstinaf Mahkemelerimiz kuruldu ve hayata geçti. Ceza davalarının yaklaşık yüzde 85 civarındaki evraklar istinaf süreci tamamlandıktan sonra katılaşıyor.
-Yani bu ne demektir? 5 yılın altındaki cezalar, mahallî mahkeme tarafından verildikten sonraki mühlet içerisinde istinaf itirazıyla bir arada ya bozuluyor yahut kesinleşebiliyor.
-Tabii yüzde 15’lik dilim yani 5 yıl ve üzerindeki cezalarla ilgili olan dava belgeleri da bu süreçte Yargıtay ilgili ceza dairesine temyiz yapılmak suretiyle gönderiliyor.
-Tabii burada bu makul süreyi gözetirken bu çalışma içerisinde birebir vakitte ilgili failin, şüphelinin, acil yargılanma hakkı ve savunma hakkının bu manada rastgele bir ihlali, rastgele bir mağduriyetine sebebiyet vermeyecek çerçeveyi de gözetmek gerekiyor.
-Şu anda o denli bir teklif, teklif gündemimizde yok lakin beklentiler açısından bu tarafıyla bir arada bize iletilen konular var.